minimalist makyaj

kaşıma gözüme birtakım boyalar sürmeye meylettiğim 15-16 yaşımdan bu yana makyaja dair ne gibi dersler aldım, ordan başlayayım:

*  kendini bil: socrates’in hastasıyım. şu 2 kelimede yemin ederim bir dünya gizli. makyaj mevzusuna da cuk oturuyor. bence makyaj sevdiğimiz özelliklerin altını çizmeye, sevmediklerimizi sevilebilir hale getirmeye yarıyor. bunun için yüzünüzü iyi çalışmalısınız. hangi şeyler ön plana çıkmayı hak ediyor? kendi adıma divan şiirinden fırlamış gibi duran ok kirpiklerim 1 nümero. o nedenle en çok maskaraya yatırım yapıyorum. buna mukabil, gözlerim monçiçi gibi küçük ve içerlek: yani kapaklarda far kullanmak anlamsız. kaşlarım keltoş: yani kaş kalemi şart. cildim genel olarak kuru ve hassas ama gayet net: yani pudraya, fondötene gerek yok.

* ne kadar az, o kadar iyi: hani bazı kadınlar vardır, her yere yanlarında devasa bir makyaj çantasıyla gider, benim şahsen adını bile bilmediğim ürünleri büyük bir maharetle uygular, ortaya muhteşem sonuçlar çıkarır. işte o kadınlardan biri değilseniz bilin ki sandığınız kadar çok çeşitli malzemeye ihtiyacınız yok. makyaj çantanızı boşaltın ve her bir ürünü en son ne zaman kullandığınızı hatırlamaya çalışın. muhtemelen aslında her gün aynı 3-4 malzemeyle bütün makyajınızı hallediyorsunuz. öyleyse diğerlerini başka bir kutuya/çantaya transfer edin. bir süre sonra vedalaşın veya sizin için geçerliyse aralarından bazılarını gece makyajı için ayırıp başka bir yerde saklayın.

* allahın verdiğinden fazla uzaklaşma: aslında ilk maddeyle yakından alakalı. özellikle renk seçiminde. bir gece çantasında aklınıza başınızdan alan o güzelim parlak mavinin, göz kapağınızda da iyi duracağına güvenmeyin. özellikle göz makyajında göz renginizin yakınlarında dolaşan tonları kullanın. cilt tonunuza uygun allık/fondöten seçin. yine kendimden örnek vereyim: gözlerim kahverengi. maskaralarım kahve, siyah ve koyu mürdüm renklerinde. göz kalemim kahve. far kullanmıyorum ama kullansaydım yine kahve tonlarında bir şeyler seçerdim. keza cildim bol pembeli bir beyaz. gidip de şeftali rengi allık sürsem şekilli yanmış veya sağlam bir yumruk yemiş gibi dururum herhalde. o nedenle pembe tonlarından şaşmıyorum. demek istediğim bu türden bir renk uyumu. size verilen renklere tezat koşmaktansa, hele de makyaj konusunda uzman değilseniz, verileni belirginleştirmeye oynayın.

* karıştır: katy perry klibi etkisi bırakan çok net hatlı bir makyajda üzerinde fazla düşünülmüş, fazla çalışılmış hissi veren bir mükemmeliyet olur ya hani, işte o olmamalı bence. insanız sonuçta. hadi eyeliner’ı bir kenara bırakıyorum, onun net olması gerek. ama diğer malzemeleri mümkün olduğunca birbirine yedirmek ve bitiş yerlerini belirsizleştirmek aslında bütün makyajı, yani yüzü, çok daha doğal bir hale getiriyor. bunun için de en büyük yardımcımız fırçalar. net olmak gerekirse: 2 iyi fırça. biri fondöten ve allık gibi daha geniş yüzeylere uygulanan malzemeleri yaymak ve karıştırıp geçişleri yumuşatmak için büyük bir fırça. ikincisi de göz makyajıyla çalışmak için daha küçük bir fırça.

şimdi gelelim japonkedi’nin makyaj kutusuna… yani günlük malzemeler. hepsini her gün birlikte kullanmıyorum tabi, ama hepsi gündelik kullanıma yönelik seçimlerimin toplamı diyelim. seyahate giderken de burdan 2-3 şey götürüyorum. talihli parçalar genellikle 1 maskara, kaş kalemi ve belki 1 ruj oluyor. (çantamda sürekli gezdirdiğim renkli dudak nemlendiricisi sağolsun, ruja hacet kalmıyor genellikle.)

– 3 maskara (kahve, siyah, mürdüm)
– 2 ruj (kırmızı, bordo-kahve)
– 1 kaş kalemi + fırçası (açık kahve)
– 1 göz kalemi (kahve)
– 1 sedefli göz pınarı farı (açık altın rengi)
– 1 allık (pembe)
– 1 allık fırçası
– kirpik kıvırıcı
– göz ve kaş kalemi kalemtraşı

bir diğer kutuda ise, daha şık olmam gerektiğinde ve hava da aşırı sıcak değilse kullandığım ikincil öneme sahip yardımcı malzemeler var.

– makyaj bazı olarak kullandığım krem
– 2 adet primer – ki sephora olanı aslında highlight amaçlı kullanıyorum
– 2 adet eyeliner
– 3 fırça

sephora fırçalar, sephora primer’ı kullanırken harika. küçükle göz çevresine, büyükle elmacık kemikleri üstüne çalışıyorum. elf fırça ise mac primer ve genel olarak sürdüğüm her şeyi şöyle bir karıştırmak için çok kullanışlı. 2 eyeliner’ın biri klasik ince uçlu estee lauder, diğeri ise ince uçla 1 saatte yaptığım çizgiyi 5 dakkada yapmamı sağlayan, sonradan keşfettiğim grafik uçlu maybelline.

son dönemde kimyasal içermeyen / organik makyaj malzemelerine birçok insanın yoğun ilgisi var. buradan görebileceğiniz gibi ben o insanlardan değilim. cildime sürdüğüm diğer ürünler (temizleyici, krem, yağ, şampuan, sabun) konusunda hassas olmama rağmen makyaj söz konusu olduğunda akmayan, bulaşmayan, sürdüğüm yerde duran cinsten good old chemical malzemelerden memnunum. alerjim filan da yok. ancak sizin sağlıkla veya etikle ilgili endişeleriniz varsa, neleri kullandığınızı bir kez belirledikten sonra, elinizdeki ürünler tükendikçe organik alternatiflerle yenileyebilirsiniz.

makyaj konusunda en güvendiğim otorite lisa eldridge. gelin makyajımı kendim yapmaya karar verdikten sonra lisa ablanın videolarında saatlerimi harcamıştım. ikinci kategorideki bütün ürünler gelin olmuş gitmeden önce lisa’nın tavsiyesiyle seçtiğim parçalar. gerçi kendisi en doğal makyaj için bile 20 tane ürün kullanıyor ama önemli değil. siz kullanmasanız da işin ilmini kapıyorsunuz. makyaja merakınıza varsa bi bakın. merakınız yoksa (bendensiniz), mutlaka bakın!