* hora geçmek: yaa ben bunu nasıl unutmuşum! makbule geçmek, işe yaramak anlamındaki bu söz, ege’de pratik insanların sohbetlerinde sık sık kullanım alanı bulur. diyelim ki bir arkadaşınıza doğumgünü hediyesi alacaksınız ama işe yarar bir şey almak istiyorsunuz. bu sözü şu şekilde kullanabilirsiniz: ”ayşe geçenlerde kek yapmayı öğrenmek istediğini söylemişti. bari ona bir kek kursu hediye edelim de hora geçsin.” * ipliği kaytan, kulalı şeytan: bu sözü, geçenlerde tanıştığım salihlili bir arkadaştan duydum ve mazimden hızla fırlayıp geri gelmesiyle adeta geçmişe ışınlandım. bakınız, 3 adım…“aile yadigarı – VII” yazısını okumaya devam et
bugünkü yadigarlarımız kısa ama öz. hepsi de birbirinden muhteşem sıfatlar. seçin beğenin kullanın! * kabagöt: tembel anlamına gelir. ama tembel bir öğrenci veya çalışan için değil de, sürekli yayılmaya müsait asalak insan modeli için daha sık kullanılır. “ay bu fatma da pek kabagöt, bütün gün hizmet bekliyor” gibi. * patır: biz de bir ege köylüsünden duymuştuk, r’leri söyleyemeyenler için kullanılan bir sıfatmış. çok komik değil mi, patır! hayır içinde r de var. patır kendini sıfatlayamayacak bu sıfatla. * telli büzük: her bi şeyden alınan, şüphelenen,…“aile yadigarı VI” yazısını okumaya devam et
bugün duru aradı, saatlerce konuştuk. ne garip, artık fiilen neredeyse 2-3 senede bir gördüğüm bir insanın hala bana bu kadar yakın, ve telefonda ‘saatlerce’ konuşabileceğim çok çok sınırlı bir insan kümesinin parçası olması… birlikte hesap ettik (en yakın lise arkadaşlarım söz konusu olduğunda cümlemizin matematiği berbat olduğundan, hesap kitap işlerinde kaçımız bir araya gelsek azdır) mezun olalı 15 sene olmuş, dile kolay. oysa bugün kimbilir kaçıncı kez andığımız hatıralarımız sanki dün kadar yakın. hayatımızın duygusal ve zihinsel olarak çok verimli bir dönemini birlikte geçirdiğimizden olsa…“aile yadigarı V” yazısını okumaya devam et
* alışmadık götte don durmaz / tavuk götü yemin tutmaz: bu yadigarlar göte fokus olmak suretiyle kişinin en temel alışkanlık sorunlarına işaret ediyor. birinci yadigarımız eğer geçmişinizde şu şu gibi alışkanlıklar yoksa öyle bir anda onları içselleştiremezsiniz diyor. ikinci yadigarımız ise, yeminler de etseniz içinizde yoksa o iş olmaz dercesine bakıyor bizlere. ne olursa olsun, insan bildiğini okuyor arkadaş. mesajı aldık. * eşeğini sağlam kazığa bağlamak: bu lafı bilen ve kullanan birçok insan tanıdım, hepsine buradan selamlarımı yolluyorum. sağlamcılık temalı bu yadigar tam bir baba…“aile yadigarı IV” yazısını okumaya devam et
* susayan eşek suyunu bulur: işte aleynagillerin analarının en büyük cehaleti sayın seyirciler. çocuğunu kendine muhtaç sanmak, çocuğunun her anını programlayıp ola ki çocuk buna uymazsa da dünyanın sonu geliyor tepkisi vermek. babamdan gelen bu yadigar, bizim evde sadece yemekle ilgili kullanılırdı. zira benim annem de her türk anası gibi yemek yemeyi reddettiğimizde triplenirdi. babam bu gibi durumlarda anneme “aman yaa boşver, açlıktan ölecek halleri yok ya, eninde sonunda yerler” anlamında derdi bunu. çok doğru. söyleyin ve söyletin. hele de milletçek çocuk eğitiminde şuura en…“aile yadigarı III” yazısını okumaya devam et
* elin yoksa dilin de olmayacak: bu lafı ada komşum aslı hemşiremden öğrendim, yani tam olarak aile yadigarımız sayılmaz. o da birilerinden duymuş, kaynağı/yöresi meçhul. ama duyar duymaz annemle de mütalaa ettik, bizi feci yakaladı bu söz. zira çok özlü bir söz. kendisi beceriksizliğin sınırlarında cirit atarken carcar konuşup iş yapanları eleştirmekten geri durmayan o itici insan modeli için mükemmel bir ihtar niteliğinde! * gittik çay sıra, döndük kum sıra: işte boşa kürek çekmek anlamına gelen hoş bir sözümüz. amacına ulaşmayan işler, girişimler ve seyahatler…“aile yadigarı II” yazısını okumaya devam et
kaç zamandır bu kategoriyi açmam konusunda ısrarlar alıyorum. konumuz deyimler ve atasözleri. benimle en az 2-3 saat sohbet eden herkes, bir aile geleneği olarak her muhabbete bolca deyim ve atasözü kattığımı bilir. tabi deyim/atasözü derken “ayağını yorganına göre uzat” tadında bir tdk ezberciliği kasdetmiyorum. daha yerel (izmir ve ege), daha otantik, bazısı hakiki aile yadigarı, bazısı kültür mirasından modifiye, eğlenceli ve bazen epey küfürlü laflar. aklıma geldikçe, vakit buldukça burada hepicüğünü toplamaktır niyetim. hadi başlıyoruz 🙂 * düğünlerin zurnası, hamamların kurnası: daha dün zeytos’a söyledim bunu….“yeni yazı dizisi: aile yadigarı” yazısını okumaya devam et