geçen ay küçük bir grupla ilginç bir kapsül gardırop çalışması yaptık. sadece kadınların katılacağını düşündüğüm -ve hay allah dediğim- bir çalışmaydı ama sürpriz erkek katılımcı bambaşka sorularla karşı karşıya kalmama sebep oldu ve hepimize bedavadan erkek perspektifi sunarak zihin açtı. çok da iyi yaptı! onun dışında bu çalışma bana bir kez daha gösterdi ki dertlerimiz genel olarak aynı. ama elbette çözümler hepimiz için farklı olabiliyor. daha yakından bakalım:
* tarzım ne kadar ilginç?
dergiler, televizyon, internet ve sosyal medyanın da etkisiyle modanın düsturu belli: ”sürekli değiş, hep yenilen, her gün orijinal ol.” burada sormamız gereken soru ”değişim fikri bana ne kadar heyecan veriyor, ya da, hangi konularda değişmekten mutlu oluyorum?” her sezon değişen modaya uymaya çalışmak sizi yoruyor, strese ve borca sokuyor, mutsuz ediyor, yetersiz hissettiriyorsa belki de değişim tohumlarını başka topraklara ekmelisiniz. birini sırf trendy diye friendly bulduğumuz olmuş mudur, sorarım size. modayı takip etmek kaygısından sıyrıldığımız anda paramızı, zamanımızı ve yaratıcılığımızı harcamak için yepyeni alanlar bizi bekliyor. yeni bir beceri edinmek, sıra dışı bir tatil rotası belirlemek, farklı bir deneyim yaşamak emin olun bizi 3-5 parça kıyafetten çok daha ilginç bir insan yapar. biz bizi yapan gizli reçete, bedenimizi çevreleyen değil, varlığımızı şekillendiren şeylerden beslenir. algılarımızı açan, alışkanlıklarımızı sarsan, beklentilerimizi alt üst eden deneyimlerin izini taşırız her sohbete. bunun üzerinde biraz düşünelim derim: daha ilginç, daha çekici, daha orijinal bir insan olmanın yolu zara’dan geçmiyor olabilir.
* ya bir gün lazım olursa?
bugüne dek kaç kere lazım olduğuna bakarak başlamalıyız işe. ikinci kriter de bundan sonraki hayatımızın gidişatı olmalı. epey kalın bir kar montum var. aralık ayındaki bir berlin seyahatimde gerçekten lazım olmuştu mesela. ayrıca her yıl isveç’e giden, hatta her yaz güneyin değil kuzeyin hayalini kuran biriyim ben. bu durumda istanbul’da kışın olsa olsa 2-3 gün lazım olabilen bu mont yine de benim gardırobumda kalmaya devam etmeli. ama mesela hasır çantaya veya 2. çift sandalete kesinlikle ihtiyacım yok. çünkü uzun yaz tatilleri yapmıyorum. gördüğünüz gibi örnekler daha mevsimsel çıkıyor bu konuda. yoksa bir hevesle alıp 2 kere giymediğiniz ispanyol paça pantolon size niye lazım olsun? lütfen bu 2 durumu birbirine karıştırmayalım. halihazırda bir adet bile sevdiğiniz pantolonunuz varsa, sevmediğiniz ve giymediğiniz bir ikinciye ihtiyacınız yok demektir. nokta.
* cicilerimi atayım mı yani?
gardırobunuzdaki kıyafetlerin gerçek hayatınıza uygun olmasına dikkat edin yeter. eğer her akşam barda, gönlümüz hovarda değilsek, 8 çift topuklu gece ayakkabısı veya 15 kokteyl elbisesine de ihtiyacımız yok demektir. genellikle süslü püslü giysiler konusunda böyle bir biriktirmecilik yaşıyoruz. ucuza bulduğumuz, akşama davete/nişana/düğüne gidicem diye kan ter içinde kabin azabı yaşadığımız cinnet anlarının bir noktasında işim görülsün diye alıp geçiyoruz. yoksa her yaz 10 farklı düğüne tam istediğimiz modeldeki hep aynı elbiseyle gitsek ne olur? sizce gelin fark eder mi? ya da etse ne fark eder? farklı takılar, makyaj ve saç modelleriyle aynı elbiseyle 10 farklı siz olabilirsiniz. yatırımı işte o farkları keşfetmeye yapın.
* yurt dışında içime giren alışveriş cininden nasıl kurtulurum?
hadi eskiden bizde yoktu diye h&m’e filan hücum ediyorduk da artık 2 sokak ötemizde hepsini buluyorken neden yurt dışı destinasyonlarda o kadar zamanı yine bu mağazalarda geçiriyoruz? hele de her şeyin en az 3’le çarpıldığı avrupa’da. gittiğimiz ülkedeki stil anlayışını kayda değer bulduysak belki de bunun üzerine kafa yormakta fayda var. sokaklarda, metroda, kafelerde rastladığımız ilginç tarzların -şartlar mümkünse- fotoğraflarını çekmek veya detayları fark edip kendimize notlar almak daha besleyici ve daha kazançlı sayılmaz mı? bugüne dek gezdiğiniz her şehirde en sık giyildiğini gördüğünüz 10 parçanın veya size en orijinal gelen 10 farklı aksesuar kullanımının listesini yapabilir misiniz mesela?
* seviyorum öyleyse benim olmalı mı?
ekoseli, çiçekli, puantiyeli vintage elbiseleri ve kadife erkek smokin takımlarını seviyorum desem inanır mısınız? muhtemelen hayır. ama gerçekten de seviyorum! sadece uzaktan seviyorum. alıp da gardırobuma eklemeye gerek duymuyorum. çünkü bir şekilde onları seven ben, onları giymeyi seven ben değil, biliyorum. bazı giysiler bazı insanların karakteriyle bütünleşiyor adeta, onlar o parçaları iyi taşımakla kalmıyor, ikinci bir deri gibi taşıyor. nasıl ki her beğendiğimiz sanat eserini alıp evimize koymuyorsak, her beğendiğimiz tarzı da gardırobumuza taşımak zorunda değiliz. bazı şeyler yerinde güzel. bakmayı sevmemiz ve ilham bulmamız yeterli. sonra yolumuza gidelim.
merhaba 🙂 ben de uzun zamandır tarz değişikliğine gitmek istiyorum ama nerden başlayacağıma ne yapacağıma karar veremiyorum. aklımdaki ve istediğim minimalist tarz ama ben minimalist olmaya çalışırken çekici olamamaktan korkuyorumm
merhaba dry! benim bir cevabım var ama sonuçta bu ancak senin çözebileceğin bir sorun. öncelikle sakin kafayla otur, ‘çekici olmak’ deyince aklına gelenleri, gözünde canlananları yaz. hepimiz medyanın (dergiler, tv, reklamlar, videoklipler…) gösterdiği bazı özellikleri çekicilikle özdeşleştiriyoruz. ama bu özelliklerin bazıları fiziksel olarak bizim için zaten mümkün değil, ya da aslında kendimizi rahat ve ‘kendimiz gibi’ hissetmeyeceğimiz özellikler. bana sorarsan çekicilik dışarısı ile değil içerisi ile ilgili. ki kabul etmek benim de 30 yılımı almıştır! bu nedenle buna hemen şimdi ikna olmanı beklemiyorum. ama bolca deneme yap. içinde kendini hem iyi ve rahat hem de kendi açından çekici hissettiğin bir şeyler mutlaka çıkacak. satın almak zorunda değilsin, ama bir süre bol bol mağaza gez. kabinlerde uzun kal! anlık kararlarını veya bir şeyi hemen beğenivermelerini sorgula. karar veren/beğenen sen misin, yoksa etkisi altında olduğun çekicilik imajı mı? bunu netleştirdiğinde gerçek beğenilerine yer açmak için daha fazla güveneceksin kendine.
çok teşekkür ed.erim 🙂 final haftam biter bitmez bir araştırma ve liste yapıp ilk adımı atacağım 🙂