lüküs hayat

Kategoriler mutluluk, simple living

lüks nedir sizin için, hiç düşündünüz mü?

‘yalın tutku’ adlı kısa romanının sonunda annie ernaux şöyle der (yani aşağı yukarı şöyle der – kitap yanımda değil, hatırladığım kadarıyla yazıyorum): ”küçükken benim için lüks uzun giysiler, kürk mantolar ve deniz kenarında villalardı. daha ileride lüksün bir aydın yaşantısı sürmek olduğunu sandım. ancak bana şimdi öyle geliyor ki lüks aynı zamanda bir kadına veya bir erkeğe olan tutkuyu yaşayabilmektir.” nitekim bu benzersiz romanında da bir kadının kısa bir süre birlikte olduğu bir adama karşı derin tutkusunu inanılmaz yalın bir dille anlatır ernaux – benim gibi salya sümük romantizme sempatisi olmayanlar için aşk romanı kategorisinde doruk noktasını bile temsil ediyor olabilir!

büyük ikramiyeyle ilgili hayallerin pembe bulutlarında görüş mesafesini roketlemek -hele de yılbaşı döneminde- kimin başına gelmemiştir ki? evler, arabalar, yatlar alırız, eşi dostu akrabayı ihya ederiz. gönlü daha da zengin olanlar hastaneler, bakım evleri, okullar yaptırır, açları doyurur. kimimiz uzaya gider ya da en olmadı işi gücü bırakıp dünyayı turlar. sadece çok parayla yapılabilecek bazı şeyler vardır elbette. ama lüks ille de çok para gerektiren bir şey midir?

dün sedat’ın doğumgünü vesilesiyle, berlin dönüşü duty free’den kaptığım martini prosecco’yu devirdik. ve o güzel köpük kafasıyla ”insan her gün bira içeceğine ayda bir kez prosecco veya şampanya içmeli!” derken buldum kendimi. 2015’e dair en büyük devrimimi lüksü daha fazla benimseyerek yapacağım ben, kararım bu. içimdeki marie antoinette dışarı çıksın, ipeklere sarınsın, elindeki zarif kadehten şampanya içsin ve kahkahalar atsın! ‘aylık maaş bordrosu bile olmayan insansın, nasıl olacak bu?’ diye sorulabilir. işin güzel tarafı lüksün bence parayla pek ilintili olmaması zaten. çünkü sadece 3 kazağınız varsa 3’ü de kaşmir, sadece 2 çeşit yemeğiniz varsa 2’si de harika olabilir. ihtiyaçları yeniden tanımlamak ve bizi gerçekten neyin mutlu ettiğini ayırdetmek, lüksü hepimiz için erişilebilir kılıyor. düşünsenize, daha sabah uyandığımızda başlayabilir her şey:

– günü uzun uzun gerinerek, bedenimizi hissederek ve gülümseyerek karşılamak
– yataktan telaşsız, endişesiz ama enerjik kalkmak
– en sevdiğimiz sabahlığa sarınmak, bir radyo kanalı seçmek ve kahvaltı hazırlamak
– en sevdiğimiz tabakları, en şık bardağı kullanmak
– tek başına bile olsak kendimiz için dört dörtlük bir sofra kurmak
– işlenmemiş, doğal ve taze gıdalar seçmek
– acele etmeden, her lokmanın tadını çıkararak yemek
– en sevdiğimiz giysileri barındıran bir gardroptan iki dakikada tam istediğimiz gibi bir kombin seçmek
– kendimize çeki düzen vermek ve en güzel halimizi ortaya çıkarmak
– dışarıya ve dünyaya bu sakin, güvenli ve güçlü kadın olarak çıkmak
– bu kadının dünyasında ne gibi olaylara ve insanlara yer olduğunu daima hatırlamak
– önceliklerimizi bilmek ve onlara sadık kalmak
– yapabileceğimizden fazlasına hayır demeyi öğrenmek
– seçimlerimizi yaparken korkudan değil heyecandan güç almak
– alışveriş yaparken o anda sahip olabileceğimizin en iyisini seçmeye özen göstermek
– günü kendi ritmimize göre yaşayabilmek, ara vermeyi ve zihnimizi dinlendirmeyi bilmek
– o anda yanımızda olmasından keyif aldığımız insanla, hiçbir telefona/mesaja cevap vermeden koyu bir sohbete dalabilmek
– nicelik yerine niteliğe değer vermek

lüks benim için günü en sevdiğimiz halimizle, en sevdiğimiz insanlarla, en iyi giysilerimizle, sahip olduğumuz en güzel nesnelerin tadını çıkararak yaşamak ve hiçbir şeyi yarına, daha özel bir güne saklamamak.

lüküs hayat” için 11 yorum

  1. Ten poyints!
    Lüksü hep para ile özdeşleştirdik ama hakikaten sevmek ve sevilmek en büyük lüks.
    Az kaldı işi bırakıp gideceğim bu ülkeden!

    Kitabı hemen ajandama not ediyorum. İlgilenebilecekler tanımında yer alıyorum çünkü 🙂

  2. harika bir yazı, aynen katılıyorum ve az buçuk uygulamaya çalışıyorum, özellikle 'nicelik yerine niteliğe değer vermek' çok güzel özetliyor, bu yazın beni daha da motive etti:) bahsi geçen kitap annie ernaux 'nun hangi kitabı?

  3. @jardzy: neredeye gidiyorsun arkadaş?!
    @eren: eren'cim kitabın adı 'yalın tutku' ama şimdi google'ladım, sanırım artık basılmıyormuş. yıkıldım valla 🙁 fransızca veya ingilizceden okumak bir alternatif olabilir.

  4. Teşekkür ederim, nadirkitap.com'da var:) sana da tavsiye ederim, bir çok sahafın mevcut olduğu bir sistem, çoğu basımı olmayan kitabı bulmak mümkün:)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir