freelance çalışmak size göre mi?

Kategoriler info, para para para, simple living
freelance iş hayatı

çalışma hayatından bezen her istanbullu genç kadının gönlünde ya kafe açmak ya da freelance çalışmak yatar. (hatalıysam uyarın.) gözlemlerime göre, kafe daha büyük bir yatırım olduğu için genelde hayal düzeyinde kalır. gerçekleştirmeyi başaranlar, yurdumuza has girişimcilik geninin de etkisiyle bir noktada mutlaka köşe olur. peki ya freelance çalışmayı, çalışmak fiilinin nirvanası olarak gören diğer grup?

freelance çalışmak kafe açmaya kıyasla daha kolay ve ucuz bir yol. ama buna cesaret edenlerin sayısı kafecilerden bile daha azsa, sebebi başarısızlık korkumuz, düzenli müşteri bulamama endişemiz, parasız kalma kaygımızdır. kafe açacak hatunun da dertleri vardır kuşkusuz. ama mesela ‘kim gelip burda latte içecek, kiş yiyecek?’ diye pek düşünmez. yemek nerden baksanız garantili bir iştir çünkü. insanlar yer. yemek zorundadır. ama sattığınız şey hizmetse, beyninizse, yaratıcılığınızsa, el emeği ürünlerse, yemek kadar hayati olmadıklarından endişe de yanında gelir. birkaç temel kavramla freelance dünyasına açıklık getirelim, endişelerinizi test edelim:

* pazarlama: herhangi bir marketing 101 ders kitabı bu konuda benden çok daha iyi cevaplar sunuyordur mutlaka. ama bence her malın bir müşterisi var. yani endişeleriniz yersiz! olay, sizin elinizdekini, onu isteyen, ona ihtiyacı olanla buluşturmayı becermek. dolayısıyla freelance size göre mi değil mi sorusundan önce şuna cevap vermek şart: siz pazarlamadan anlıyor musunuz? veya bu süreçte anlar hale gelmek istiyor musunuz? özetle, hizmetinizi/ürününüzü pazarlamaya gönlünüz var mı? bence en hayati soru bu. çünkü altın yumurtlayan tavuk olsanız, sizi kimse bilmedikten sonra boşuna… evde diz yapmış pijamayla oturup ”kimse değerimi bilmiyoo” diye somurtursunuz.

* insan ilişkileri: eğer iş hayatından bayma sebebiniz insan ilişkileriyse tekrar düşünün. error verdiğiniz ve öylece geride bırakmak istediğiniz yerleri, freelance’çi olunca taa en başa sarmanız gerekebiliyor çünkü. yola tek başına devam etmeye kararlıysanız, pis işleri başkalarına devretme şansınız olmayacağını hatırlatayım.

iş hayatının en büyük sıkıntısı. freelance çalışınca değişmiyor!

* yetenekler: freelance’e merak sarma sebebiniz, yaptığınız işi sevmemek, bu işle gönül bağı kuramamak veya işin kendinizi ifade etmeye yetmemesiyse, güzel bir çıkış noktası yakalamışsınız. ilk aşama, aynı işi kendi kurallarınızla yapmayı denemek olabilir. bu bile kesmeyecekse, en azından halihazırdaki işinizin kazandırdığı bilgi ve becerileri kullanabileceğiniz bir geçiş noktası yakalamak size freelance yolculuğunuzda daha sağlam bir zemin sağlar.

* motivasyon: kafeciler dedik, freelance’ciler dedik ama hepsini toplasak çalışan nüfusun %10’u etmez. neden? çünkü çoğumuz risk alıp farklı bir şey denemektense ofis masasında işimize lanet yağdırmayı tercih ederiz. ademoğlu yapısı gereği garantici oluyor. ceddimiz depremlerle, kuraklıkla, sellerle boğuşmuş, avlamış toplamış, ölmüş, öldürülmüş, açlık-yokluk çekmiş. aradan binlerce yıl da geçse içimize işlemiş bazı korkular. mesele korkunun değil, hevesin çağrısını duymayı seçmek biraz da. ama motivasyon için sürekli başkalarının desteğine ihtiyaç duyuyorsanız henüz o kadar da motive değilsiniz demektir.

teselli ikramiyesi

* sosyal destek: önemli. ama rakı masasında size ”aslansın kaplansın yaparsın” diyen kanka tayfanızdan bahsetmiyorum sadece. ”sence freelance çalışmak için hangi yönlerimi geliştirmeye ihtiyacım var?” diye sorup insan gibi cevap alabileceğiniz sosyal çevreden bahsediyorum. elbette sürekli bu işin olmazlarından dem vuran, içinizi karartan, aynısını kaynı denemiş ve başarısız olmuş olanları bu çevrenin dışında bırakıyorum. onlarla işinizi değiştirmeseniz de mesafeli olun zaten. hepsi zaman ve moral kaybı.

* akıl hocası: işte her çaylağın ihtiyacı olan ilk destek. örnek aldığınız, saygı duyduğunuz, nasıl beceriyor dediğiniz bir akıl hocası/mentor, sosyal çevre desteğinden bile daha önemlidir. neden? ilkokul 2’den beri ayrılmadığınız kankanız, freelance kariyeri size çok yakıştırıyor ve allah aynen gönlünüze göre versin istiyor olabilir. eyvallah. ama kendisinin böyle bir deneyimi yoksa aranızda geçen muhabbet wishful thinking‘den öteye pek geçemez. oysa sizin iyi niyetten öte iyi bir aksiyon planına ihtiyacınız var. kendinize bir mentor listesi yapın ve akıl alabileceğiniz herkesin kapısını çalın. tanışıyor olmanıza bile gerek yok. iyi bildiğiniz, başarılı olduğunuz bir konuyla ilgili sizin kapınızı çalsalar akıl isteseler vermez misiniz? sorularınızı önceden belirleyin, kibarca randevunuzu isteyin, yarım saati aşmadan ne alırsanız yanınıza kâr. karşı taraf sizde bir cevher görür de lafı uzatırsa, takın zaten zillerinizi.

* para: mentor’unuzu buldunuz, yolunuzu çizdiniz, pr’ınızı yaptınız, çok heveslisiniz. yine de 3 ayda zengin olmayı beklemeyin. freelance yoluna baş koyacaksanız her şeyden önce para biriktirmeye hazır olun. kenarda bir süre sizi idare edecek bir garantiniz olmalı. öbür türlüsü biraz fazla don kişot’çuluk olur. ama hemen üzülmeyin, para biriktirmenin birçok yolu var. sonuçta seçim sizin. bağımsızlığı denemek istiyorsanız masraflarınızı kısmak zor değil. ayrıca bu şekilde kendi bütçenizi planlamayı da öğrenirsiniz. ilerde, freelance çalıştığınız ve bir işi teslim etmenizin üzerinden 6 ay geçtiği halde paranızı alamadığınız dönemlerde, vay başıma gelenler moduna girmek yerine, birikim hesabınızda daima yeterli miktarda nakit bulundurmanın lüksünü yaşarsınız.

çalışanın dilemma’sı, çalışmayanın alameti farikası.

* disiplin: valla hangi maddeye ‘en önemli’ diyeceğimi şaşırıyorum. disiplin de listemizde epey geriden geliyor gibi durmakla beraber, liste başı için yarışacak cinsten. zira 2 dakkalık iş için patron dirseğine ihtiyaç duyuyorsanız bu yola hiç çıkmayın.

* panik yönetimi: elbette işinize ve insanlara karşı iyi niyetli olmak, pozitif duygularla, sakin sakin çalışmak çok güzel. ama 2 üst başlıkta bahsi geçen 6 ayı atlatmak, hadi finansal kısmını idare ettiniz diyelim, ruhsal açıdan da zorlayıcı olacaktır. müşteriye dozerle saldırmak isterken, salon kadını tavrınızı nasıl koruyacaksınız? haftaya ne yiyeceğinizi bilemezken müşteriyle sanki babanız sabancı’ymış havalarında mı konuşacaksınız? müşteri zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalıştığında ağız dalaşına girmemeyi başarabilecek misiniz? özetle hem adabınızı hem de hakkınızı koruyabilecek misiniz? müşteri ilişkilerinde yaşayacağınız ilk zorlukta gözyaşları içinde kariyer.net’e yeniden cv yükleyecekseniz, bir an önce kişisel gelişime odaklanın.

müşteriye son sözler…

* yalnızlık: mfö’nün dediği gibi ‘yalnızlık ömür boyu’. freelance çalışacaksanız, her sabah 9’da poğaça-çay eşliğinde geyik yapacağınız iş arkadaşlarınız olmayacak. ‘olmayıversin zaten, onların geyiği beynimi zitti’ modeliyseniz oh ne ala. ama diyelim ki iflah olmaz bir sosyal kelebeksiniz. freelance sizin için laptop’unuzu alıp en hip kafe köşelerinde takılmak. adeta soho’da geçen bir hollywood filmi yaşamak… yol yakınken filmi keseyim, zira o kafelere gelenler sizinle yarenlik etmeye gelmeyecek. elbette birçok, çok tatlı insanla tanışma fırsatınız olacak, hoş tesadüfler yaşayacaksınız. ama işinizi aksatmayacak şekilde rutininizi kurmak/kurmamak, sosyalleşmek/sosyalleşmemek size kalacak. yalnız kalır kalmaz tv açan biriyseniz, freelance opsiyonuna temkinli yaklaşmakta fayda var.

freelance çalışmak size göre mi?” için 13 yorum

  1. Ben asıl işimin yanında yaptım freelance ehehe
    Çok zorlu ama çok keyifliydi. Ne para kazanmıştım o zaman 🙂
    Çok güzel bir yazı olmuş.
    Ağustos'ta istifa, Eylül'de adalarrrr bir aksilik olmazsa

  2. aynen yaa, asıl işin yanında hep kaçak et kestim.
    ama para biriktirmek için de en büyük yardımcım bu freelance işler oldu.

    takipteyiz jardzy başkan, adalar seferinizi heyecanla bekliyoruz!!

  3. çok teşekkürler eren! yeni kitabın konusu bu değil aslında. ama buna benzer şeyler diye kopya vereyim 😉

  4. binlerce takipçim olduğu için ben kitlelere ulaşmanın haklı gururunu yaşıyorum oysa ki 😀 kendi aramızda top çeviriyoruz işte blue!

  5. hangi yazıya yorum yapıp çok beğendim desem karar veremedim 🙂 Blogunuzu yeni keşfettim ve bir çırpıda neredeyse tüm yazılarınızı okudum… bundan sonra sıkı takipçinizim 🙂 yazılarınızı okudukça başka neler var acaba diye merakla bir diğer yazıya tıklıyorum 🙂 Tanıştığımıza memnun oldum…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir