celta alacaklara tavsiyeler

Kategoriler eğitim şart, info

university-of-cambridge-esol-examinations

ne sertifikaymış arkadaş, gören de ingilizleri dünyanın en ilimli bilimli vatandaşları sanır. ayol bunlar değil mi 14 yaşında hamile kalıp bir daha defter-kitap yüzü görmeyenler! amma velakin celta standartları yanında türkan şoray kanunları, kopenag kriterleri halt etmiş. 4 hafta boyunca mıncık mıncık her cümlemizi incelediler, her hareketimizi ölçüp biçtiler, her ders planımıza satır satır not verdiler, yorum yaptılar. kendimi böyle bir strese soktuğum için sonlara doğru epey darlandım. ama bu saatten sonra tekrar öss’ye girip 4 sene ingilizce öğretmenliği okuyacak halim yoktu. tam da bu yüzden, 4 yıllık eğitimden daha çok kapı açan celta’nın 4 haftalık ıstırabı başımla bir.

nedir bu celta diyenler genel olarak şu linkten bilgilenebilir. ben biraz daha şahsi bilgiler vereceğim: bu zımbırtıyı dünyanın dört bir yanından alabilirsiniz aslında. neredeyse her ülkede cambridge tarafından yetkilendirilmiş kurumlar var. ama türkseniz türkiye dışında almanızı hiç tavsiye etmem. o kadar yoğun bir dönem geçireceksiniz ki yabancı bir ülkede bir de gündelik hayatın saçma sapan zorunluluklarıyla cebelleşmeniz sizi cinnete sürükleyebilir. yani ben her akşam celta’dan kendi evine dönen, kendi masasında çalışan ve bakkalıyla aynı dili konuşan bir birey olarak bile çok zorlandım. nerde celta’yı yok ispanya’da, polonya’da almak… aman diyim. siz nasıl olsa o 4 hafta boyunca derslerinizden başka hiçbir halt yapmaya vakit bulamayacaksınız. mümkünse ananızın dizinin dibinde olun, yakınlarda bir akrabanız olsun, dert ortağı dostlarınız bir telefon mesafesinde bulunsun.

united colors of celta

bizim celta döneminde güney afrika’dan abd’ye, iran’dan ukrayna’ya, singapur’dan hindistan’a, rusya’dan ingiltere’ye dünyanın dört bir yanından gelmiş 24 kişi vardı. ben de bütün genişliğimle “ne var yiee, zaten şuracıkta, illa ki yer bulurum” diyerek sırf levent’te konuşlanıyor diye kursun başlamasına 2 hafta kalıncaya kadar kayıt olmayı ertelemiştim. son dakkada önkayıt parasını ödemeyen birileri çıktı da bana yer açıldı. siz siz olun, bu işleri son dakkaya bırakmayın. durduk yere stres yaşamayın. millet okyanusları aşıp geliyor valla.

kurs intensive, dostluklar daha intensive

celta süreci boyunca celta mikrokozmosunda yaşayacaksınız. aynı otistik dünyayı sizinle paylaşacak bir kurs ortağınız olsa fena mı olur? zira kursun ilk günlerinde herkeste bir kaynaşma hevesi, kardeşlik coşkusu oluyor. ben de kendi 6 kişilik teaching grubumuzdaki tek türk olarak, rus arkadaşa marketten yiyecek eczaneden ilaç alışverişlerinde, klimadan donan iranlı’ya hırka sağlamak konusunda, amerikalı’ya genel olarak kıçını toplamasında, ukraynalı’ya iş başvurularında, azeri’ye kuaför bulmada yardımcı oldum. ancak bir süre sonra çok sıkıldım, ingilizce konuşmaktan da içim bayıldı. işte tam o noktada -ki kursu yarıladığımız nokta oluyor bu- kurstaki türk kızlarla kaynaştığımız milat oldu. tutor‘lara her bir instruction‘ı 2 kere tekrar ettiren yavaş dünya vatandaşlarından sonra cin gibi akıllı ve pratik 2 türk arkadaşımla bizim evde toplaşıp geceyarılarına kadar ödev yaptık ve elbette doya doya ecnebileri çekiştirdik, harikaydı. (evet, ırkçıyız biz!)

receptive skill‘leri activate edecek bir lead-in söyle bana!”

işte böyle abuk bir dil konuşmaya başlıyor insan. celta terminolojisi tuhaf bir şekilde bütün sohbetlere hükmediyor. biz 3 türk kendi aramızda bu durumla çok eğlendik. başka türlü zaman geçmezdi sanırım. ama kocanız/karınız/sevgiliniz, ev arkadaşınız, aileniz sizi bu şekilde iletişim kurmaya çabalarken görürse çok kaygılanabilir. sedat da bol bol dalgasını geçti nitekim. sonunda kursun bitmesi onu da rahatlattı. sedat demişken rabbim herkese böyle bir koca nasip etsin: 4 hafta boyunca yemek yaptı/söyledi, sofra kurdu kaldırdı, evi derleyip topladı, telaşıma, kendi kendime konuşmalarıma, tutor‘ıma düz gitmelerime katlandı. etrafınızda aynı şekilde size yardımcı olacak birileri yoksa bile en azından gölge etmeyecek birileri olmasına dikkat edin, zira emin olun celta sırasında kimsenin kaprisini, dırdırını çekemezsiniz. el mahkum birileri sizi çekecek.

sayılı gün çabuk geçer – mi?

valla bir şekilde geçiyor tabi, ama sizin de pestiliniz çıkıyor. ilk 2 hafta neye uğradığınızı idrak etmeye çalışıyorsunuz, son 2 hafta ise işler iyice gerginleşiyor. ilk yarı tutor‘lardan tam destek var, ikinci yarı deplasman psikolojisi başlıyor. bi kere tutor‘ınız ve ders verdiğiniz sınıf level‘ı değişiyor. cuma günü past simple anlatmışken pazartesi gerund-infinitive konusunu işlerken buluyorsunuz kendinizi. hoş değil. 2 koca hafta geçmiş, artık birçok celta kuralını hatmetmiş olduğunuz varsayılıyor, standartlar yükseliyor, yakalıycam diye koşturuyorsunuz. bir de sınıflarda klimalar canavar gibi çalışıyor. içerisi 20 dışarısı 40 derece. üçüncü hafta 2-3 gün boyunca ateşim düşmedi, o vaziyette gittim geldim, 2 kere de ders anlattım. nasıl yaptım bilmiyorum ama bir şekilde yapıyor işte insan.

peki, oluru var mı bu işin?

valla hacılar, bu kursa zor diyemem, yapılmayacak bir şey değil. ama çok çok yoğun. gitmeyene bu yoğunluğu tarif etmek imkansız. ben ki düzenli ve hızlı çalışırım, akşamüstleri dersten sonra yogaya gidebileceğime dair naif inançlarla başlamıştım kursa. ah ne yogası canım, ne yogası… kıçın kıçın eve koşup ders planlarıma çöküyordum her allahın günü. bu tertibim düzenim sayesinde bizim gruptakiler sabahlayarak kursa geldi, ben 12’de 1’de yattım. bu yani. fark bu kadar. yoksa yoga filan büyük fantezi. başka hiçbir şeye vaktiniz olmayacak. hele bi de hırslı, mükemmeliyetçi bir yapınız varsa düzenli de olsanız %100 uykusuz kalacaksınız demektir. beni kurtaran şey günün sonundaki “eah neyse ne, benden bu kadar” tavrım oldu. zaten görüyorsunuz neler neler var, bir konuyu başı-sonu belli bir şekilde anlatmaktan aciz birçok arkadaşınız olacak ve siz ne kadar kıvransanız da onlara bu acı gerçeği haykıramayacaksınız! celta kanunları dostlar, önce karşılıklı saygı ve yapıcı eleştiri. kendinizi “ne yapıcı eleştirisi, bu kız konuşamıyor lan” demeye daha yakın hissediyorsanız yandınız. 4 haftalığına gerçek duygularınızı saklamayı öğreneceksiniz beybiler. göte göt denmeyecek tek bir platform varsa celta’dır, ona göre. (zaten bakınız, türk kanka edinmenin önemi de tam bu noktada devreye giriyor.)

oldu da bitti maşallah

bu yoğun dönemi kendi muhitimde yaşamam sebebiyle, kurstaki yabancı kardeşlerimle çok büyük bir duygusal bağ kurmaya lüzum olmadı benim için. ama onlar açısından durum öyle değildi. sizin için çok sıradan olan şeyler onlar için çok değerli oluyor, yaptığınız en minik yardım bile gönüllere kazınıyor. bu nedenle kursun son günü yaşanılan sevgi çemberini anlatmak mümkün değil. ben bile duygulandım ulan ne günlerdi, buncağazlar olmasa nasıl geçerdi diye. dolayısıyla kurs sonunda saadet gözyaşlarına, foto çektirmeye, mail adresi alıp vermeye, valla billa gelicem, yine görüşücez’lere doyamıyorsunuz. yakın dönemde bir iran bir de rusya seyahati beni bekliyor mesela.

sonuç olarak iyi ki gitmişim bu kursa. şaka maka türkiye’de hakim olandan çok başka bir metodoloji öğrendim. dünyanın her ülkesinde geçen bir diploma edindim. kapısından bile geçmeden cambridge’den mezun oldum, daha ne olsun!

celta alacaklara tavsiyeler” için 2 yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir